Namaz Nasıl Kılınır?

Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve vitir namazı ve 5 vakit namaz nasıl kılınır? Diyanete göre namaz nasıl kılınır?

Allahü Teala'ya iman

İmanın birinci şartı, Allah’a imandır. Amentü’deki, (billahi) ifadesi, Allahü teâlânın varlığına, birliğine inanmayı, iman etmeyi bildirmektedir.

Hz. MUHAMMED (sav) Peygamber Efendimizin Hayatı

PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.V)' in HAYATI. Hz.Peygamber (s.a) kayıtsız şartsız yeryüzü halkının neseb yönünden en hayırlısıdır. Nesebinin ...

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

29 Kasım 2013 Cuma

İslama Göre Evlilik Nasıl Olmalı?

İslama Göre Evlilik Nasıl Olmalı?
İslama göre evlilik nasıl olmalı ? Şeklinde birçok soru yöneltildiğine şahit olduk, bizde bunun açıklamasını (Yaşı,öncesiuyumuzamanıhayatıçizgisi) yapmak istedik.Kaynaklar araştırdık ve aşağıdaki sonuçlara ulaştık.

İslami Bir Evlilikte Aranan Şartlar
a- Evlenilecek Kişinin Mü’min Olması
İslamda her şey belli kurallara bağlanmış, hiç bir şey kuralsız, başıboş bırakılmamıştır. Evlilik de, bu kurallı konulardan birisidir. Evlilikteki kuralları da, her şeyin ölçüsünü koyan yüce Allah belirlemiştir. Yüce Allah(cc), evliliğin nasıl, kimlerle, ne şekilde yapılacağı ile ilgili konuları çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu konudaki hükümler. diğer hükümler gibi iman edenleri kesinlikle bağlar.
Mü’min kadın ve erkeklerin birbirleriyle evlenmeleri gerektiği konusundaki ayetlerden ikisini (2/221, 24/3) yukarıda vermiştik. Burada iman edenlerle evlenilmesi gerektiği ile ilgili bir kaç ayet daha vererek konuyu netleştirelim.
“Ey iman edenler, mü’min kadınlâr göç ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların iman etmiş olduklarını anlarsanız onları kafirlere geri döndürmeyin. Ne bu(kadı)nlar onlara helaldir; ne de onlar bunlara helal olurlar…”(60 MÜMTEHİNE, 10)
Gerek bu ayette, gerekse Bakara, 221. ve Nur, 3. ayetlerinde belirtildiği gibi, mü’minler ancak mü’minlerle evlenebilirler. Çünkü, “Allah’ın hükmü budur”(60/10). Aksine hareket, yüce Allah’ın hükmüne karşı çıkmaktır ve kafirlerin ateşe davetlerine(2/221) icabet etmektedir ki bu, insan için ancak hüsrandır.
Mü’min dul kadınlarla evlenme isteğinin olması halinde, onların, iddet müddetinin tamamlamalarını beklemek gerekir. “İçinizden ölenlerin, geriye bıraktıkları eşleri, dört ay on gün kendilerini gözetlerler. Süreleri bitince artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptıklarınızı haber alır.
Böyle kadınlarla evlenme isteğinizi üstü kapalı bir biçimde bildirmeniz yahut içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur. Allah sizin onları anacağınızı bilmektedir. Sakın, iyi söz dışında, onlarla bir gizli (buluşma)ya sözleşmeyin ve farz olan bekleme suresi dolmadan nikah bağını bağlamaya kalkmayın ve bilin ki; Allah içinizden geçeni bilir. O’ndan sakının ve bilin ki, Allah bağışlayandır, halimdir.” (2 BAKARA, 234-235)
Gerek bekar gerekse dul kadınlarla olsun evlenmede dikkat edilmesi gereken husus, bu kadınların mümin olmalarıdır. Ne kadar güzel ya da zengin olurlarsa olsunlar müşrik, münafık, fasık, kafir ve mürted hiç bir erkek ya da kadınla evlenilmez.
b- Nikahı Haram Olan (Evlenilmeyecek) Kimseler
Bugün dış kıyafetleri ve şekilleri Müslümanlara benzeyen, ancak hareket ve düşünce planında müşrik, fasık, münafık, kafir ve mürted olan birçok kadın ve erkek vardır. Bunlarla konuşulduğunda sözleriyleMüslüman olduklarını, tağutu reddettiklerini, küfre karşı olduklarını, Kur’an ve Sünnet’e tabi olduklarını iddia ederler. Ancak bunların ya partici, ya vakıfçı, ya gelenekçi, ya da tarikatçı oldukları bilinmektedir. Bunlar, dinin bir bölümünü alıp bir bölümünü bıraktıkları, İslami davet metodunu çarpıttıkları, geleneksel kültürü İslami esaslara taşıdıkları için, düşünce ve hareketlerindeki derecelere göre müşrik, münafık, fasık, kafir ve mürteddirler.
İşte vasıfları sayılan bu kimselerle, toplumsal misyonları ya da konumları ne olursa olsun hiç bir şekilde evlenilmez. Aynı şekilde zina edenlerle de nikah bâğı oluşturulmaz.
“Zina eden erkek, zina eden veya müşrik kadından başkasıyla evlenemez; zina eden kadın da zina eden veya müşrik erkekten başkasıyla evlenemez. Böyleleriyle evlenmek mü’minlere haram kılınmıştır.” (24 NUR, 3)
“Pis kadınlar, pis erkeklere; pis erkekler, pis kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere; temiz erkekler temiz kadınlara mahsustur:’ (24 NUR, 26)
Ayetlerden anlaşıldığı üzere pis olanlar (zina eden ve şirk koşanlar) ancak birbirleriyle evlenebilecekler, bunlar temiz olan müminlerle evlenmeyeceklerdir.
Athül Kadir, Fetevayı Hindiyye, İbn Abidin, Dürril Muhtar, Nehir Fetih gibi fıkıh kitaplarında, putperest (yeseni) olan müşriklerle mü’minlerin kesinlikle evlenemeyeceği yazılmaktadır. Bu kitaplara göre, sapık mezhep sahipleri, zındıklar, batıniler, ibahacılar, dürziler, nusayriler, teyamine vb. fırkaların mensuplarıyla hiç bir şekilde evlenilmeyecektir. Adı geçen kitaplar, şayet bugün yazılmış olsalardı, din adına ortaya çıkmış olan parti, dernek ve vakıf mensuplarını da, mü’minlerin evlenmeyecekleri kimseler grubuna dahil ederlerdi.
Rasulullah(as)’ın Sünnet’inde ve Asr-ı Saadet’te birçok Müslüman, dini hassasiyetlerinden dolayı sevdikleri, ancak müşrik olan kimselerle evlenmemişler. evlenmekten vazgeçmişlerdir. Ancak bunların, tevbe edip Müslüman olanları, Kur’an ve Sünnet’e kesinlikle teslim olmaları halinde, mü’minlerin bunlarla evlenmeleri helal olur.
Küfür, şirk, nifak, fısk ve irtidat sebebiyle, nikahı geçici olarak haram olanlar dışında, bir de nikahı ebediyyen haram olanlar vardır. Bunları Kur’an’ı Kerim şöyle sıralanıyor.
“Geçmişte olanlar hariç, (bundan böyle) babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin: Muhakkak ki bu, ahlaksızlık, iğrenç bir yol ve (Allah’ın) hışmı(na uğrama)dır.
Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt bacılarınız, karılarınızın anaları, birleştiğiniz kadınlardan olup evlerinizdebulunan üvey kızlarınız -eğer onlarla birleşmemişseniz (kızlarını alamaktan ötürü) üzerinize bir günah yoktur- kendi sülbünüzden gelen oğullarınızın karıları ve iki kız kardeşi bir arada almanız. Ancak geçmişte olanlar hariç. Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Cariyeler hariç evli kadınlar(la evlenmeniz) de haramdır. (bunlar) Allah’ın üzerinize yazdığı (haramlar)dır.”(4 NİSA, 22-24)
Bu sayılanlar dışında nikahı haram olanlardan biri de, kişinin üç talakla boşamış olduğu karısıdır. Böyle kadınlar, başka biriyle evlenip ondan da meşru yollarla boşanmadıkları sürece ilk kocalarına helal olmazlar.
“Boşanma iki defadır. (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle bırakmaktır…” (2 BAKARA, 229) “Erkek yine boşarsa, artık bundan sonra kadın, başka bir kocaya varmadan kendisine (eski kocasına) helal olmaz. O (yeni kocası) da onu (kadını) boşarsa, Allah’ın sınırları içinde duracaklarına inandıkları takdirde (eski karı-kocanın) tekrar birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. (Allah) bunları, bilen bir toplum için açıklıyor.”(2 BAKARA, 234)
Kur’an’da nikahı haram olan bu kimseler dışında kalanların nikahlanması ancak onların mü’min olmalarına bağlıdır. Bunlar da amca, dayı, teyze ve hala kızları ile harpte elde edilmiş olan cariyelerdir.
c- Evlenmede Mehir
Evlenilecek her kadına mehir vermek esastır. Hiçbir kadın, mehirsiz olarak evlenemez. Bu, yüce Allah’tan kadına verilmiş olan bir haktır. Kadınlar, mehir isteme ve istedikleri kadar mehir alma hakkına sahiptirler. Evlenecek erkek, bunun bilincinde olarak kadınla evlenir. Mehir istediğinden dolayı hiçbir kadın kınanamaz. Mehir dolayısıyla kadını kınamak, yüce Allah’ın emrine ve hükmüne karşı tavır almak ve bu hükümden hoşlanmamaktır.
Hiçbir kadın mehirsiz olarak kendisini erkeğe hibe edemez. Kur’an’da, bir kadının ancak peygambere kendisini hibe edebileceği; mü’minlere böyle bir hibe yapılamayacağı bildirilmektedir.
“… Bir de kendisini (mehirsiz olarak) Peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak isediği mü’min kadını, diğer müminlere değil sırf sana mahsus olmak üzere (helal kıldık). Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında, mü’minlere yapmalarını gerekli kıldığımız şeyi bil(dir)dik ki, sana bir zorluk olmasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (33 AHZAP, 50)
Mehir, kadına verilen sosyal bir güvencedir. Bu nedenle, bunun miktarının tesbiti, birinci derece kadına aittir. Kadın dilediği kadar mehir istemekte serbesttir. Mehrin, kadınlara verilen bir hak olduğunu şu ayetler ortaya koymaktadır.
“Kadınlara mehirlerini hak olarak verin; eğer kendi istekleriyle o (mehrin) bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yeyin.” (4 NİSA, 4)
“Bir mehir kestiğiniz takdirde, henüz dokunmadan onları boşarsanız, kestiğinizin yarısını (verin). Ancak kadınlar vazgeçer yahut nikah bağı elinde bulunan erkek vazgeçerse başka. Sizin affetmeniz takvaya daha yakındır. Aranızda birbirinize iyilik etmeyi unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptığınızı görür.” (2 BAKARA, 237)
“Bir eşin yerine başka bir eş almak istediğiniz takdirde, onlardan birine (evvelki eşinize) kantarlarca mal vermiş olsanız dahi verdiğinizden hiç bir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Nasıl alırsınız ki, birbirinize geçmiştiniz ve onlar, sizden sağlam teminat almışlardı.” (4 NİSA, 20-21)
Mehrin kısıtlanmasını istenmenin doğru olmadığını, şu örnek göstermektedir. Hz. Ömer(r.anh) bir gün kadınlara, fazla mehir talep etmemelerini öğütler. Kureyşli bir kadın Hz. Ömer’e hitaben: “Ya Emir-el mü’minin, Allah’u Teala’nın: ‘Bir eşin yerine başka bir eş almak istediğiniz takdirde, onlardan birine kantarlarca mal vermiş olsanız dahi verdiğinizden hiçbir şeyi geri almayın… (4/20) ayetinde buyurduğunu işitmediniz mi?” diyerek Halife’ye itiraz eder. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.anh) sözünü geri aldığını ifade ederek tevbe eder.
Mehir konusunda bir sınırlama olmamasına rağmen, evliliğin kolaylaştırılması için Rasulullah(as)’ın bazı tavsiyeleri de olmuştur. Ancak bu tavsiyeler, hiç bir şekilde bir emir olarak değil, bir tavsiye olarak alınmıştır. Rasulullah(as): “Mehrin en hayırlısı ehven olanıdır.” buyurmuştur. Bu hadis, mehrin, evlenmeyi güzelleştirmesi ve zorlaştırmaması için ifade edilmiştir.
Mehir, ziynet eşyalarından olabileceği gibi, hayvan cinsinden, menkul ve gayri menkul mallardan da olabilecektir.
Mehir, genel olarak nikah akdi sırasında tesbit edilir. Buna Mehr-i Müsemma denir. Mehir nikah akdi sırasında ödenmesine Mehr-i Muaccel; nikah akdi sırasında ödenmeyip daha sonra belli vadelerde ödenen mehre ise, Mehri Mueccel adı verilir. Nikah akdi sırasında belirlenmeyen, ancak daha sonra kadının yakınları tarafından, kadının iyiliği için takdir edilen mehre de Mehr-i Misil adı verilmektedir.
d- İcab- Kabul
Evlilikte karşılıklı rıza esastır; taraflardan birinin rızası olmadan bir evliliğin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Nikah akdi gerçekleşmeden önce taraflar, ne istediklerini, nasıl bir evlilik arzu ettiklerini açık bir şekilde ortaya koyarlar. Bu istek ve beklentiler, her iki taraf açısından kabule şayan ise nikah akdi gerçekleşir.’Nikah akdi, birinci derecede, evlenecek olanlar arasında gerçekleşeceği için rızanın da bunlar tarafından gösterilmesi gerekir. Anne-baba ve yakınların gerçekleştirilecek evlilikte ancak tavsiyeleri olabilir; bunun dışındanikah akdini etkileyici bir tutum sergileme hakkına sahip değildirler. Yakınların, evlenecek olanlar üzerinde etkileyici, daha doğrusu engelleyici bir durum takınmaları, Kur’an da yasaklanmıştır.
“…Kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde, kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizden Allah’a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Bu, sizin için daha iyi ve dahâ temizdir, Allah bilir, siz bilmezsiniz?”(2 BAKARA, 232)
Bu uyarı, boşanmış kadınların, eski kocalarına dönmeleri hususunda olduğu gibi, yeni evlenecek olanlar için de geçerlidir.
Evlilikte rıza, evliliğin başlangıcında olduğu gibi evliliğin sürdürülmesinde de geçerlidir. Kadın ve erkekten her biri evliliğin, çıkmaza girdiğini gördükleri ya da amacından saptığını anladıkları anda, kendi rızalarıyla nikah akdini feshedebilirler.
“Ey peygamber, eşlerine söyle: ‘Eğer siz, dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut’a (boşanma bedeli) vereyim ve sizi güzellikle salayım. Eğer siz, Allah’ı ve ahiret yurdunu istiyorsanız, (biliniz ki) Allah, sizden güzel hareket edenlere büyük bir mükafat hazırlamıştır.”(33 AHZAB, 28-29)
e-.Evlilikte Şahitlerin Bulunması
Kur’an’ı Kerim’de, insanlar arasında cereyan eden sosyal ilişkiler, antlaşmalar ve akitler tümüyle şahitlidir. Bu nedenle, evlilik akdinde de şahitlik esastır.
Kur’an mantalitesini yeterince kavramayan ve her şeyin, moda mod yazılı olmasını uman kimseler, evlilikte şahidin olmadığını iddia ederler. Oysa, yapılan bir akitte, nelerin anlaşma konusu yapıldığı, aktin ne üzere bina edildiği bilinmeli ki, belli bir anlaşmazlık halinde, şahitler bu anlaşmazlığı giderebilsinler. Anlaşmazlık halinde taraflar, genellikle duygusal hareket ederler ve kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar. İşte bu durumda, adil şahitlere ihtiyaç hissedilir. Bu şahitlerin ise, şahitlik yapacakları konuyu iyi bilmeleri gerekir. Çünkü, aslı bilinmeyen bir konuda şahitlik yapmak mümkün değildir. Kur’an’ı Kerim, eşler arasında vuku bulacak bir anlaşmazlık ihtimalinin olması durumunda, bu anlaşmazlığı giderecek şahitlerin olmasını talep eder.
“Şayet (eşlerin) aralarının açılmasından endişe duyarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar uzlaştırmak isterlerse, Allah onların arasını bulur. Çünkü Allah bilen, haber alandır.”(4 NİSA, 35)
Burada, her iki taraftan oluşturulan hakem heyeti, birinci derecede eşleri dinler, ancak yukarıda da ifade edildiği üzere, anlaşmazlık durumunda, eşler genellikle duygusaldırlar ve kendilerini haklı gösterme çabası içindedirler. İşte bu durumda hakem kurulu, sağlıklı bir sonuca ulaşmak için, şahitlerin ifadesine başvurur. Şahitlerin de mutlaka; evlenme aktinin yapıldığı şartları çok iyi bilmeleri gerekir ki, adil çözümler elde edilebilsin.
Nikah sırasında şahidin var olduğunu gösteren başka bir delil de, boşanma sırasında şahidin gerekli olduğu hususudur. “Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun,yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimseye öğütlenen budur. Kim Allah’tan korkarsa (Allah) ona bir çıkış yaratır.” (65 TALAK, 2)
Ayette geçen “adalet sahibi iki kişi” ifadesi de göstermektedir ki, daha önce nikahın gerçekleştirilmesindeki şartlardan haberi olan iki kiţi, bildiklerini Allah’tan korkarak, adil bir ţekilde ortaya koyacaklardır. Eşler arasında başgösteren anlaşmazlık durumunda olsun, boşanma sırasında olsun şahide ihtiyaç duyulması, nikahın akdedilmesi sırasında şahidin olduğunu göstermektedir. Çünkü, öncesinde olmayan bir şeyin sonradan istenmesi mümkün değildir.
Evlilik akdinin oluşmasında anne-baba ve yakın kimselerin haberdar olması esastır. Bunlar, evlilik akdine ister rıza göstersinler, ister göstermesinler farketmez. Anne ve babanın, çocuklarının evliliklerinden haberdar olmasından sonra, en az iki kişinin daha, gerçekleştirilecek nikah akdine şahitlik yapmaları gerekir ki, nikah akdi yerine getirilmiş olsun.
Anne ve babadan birinin ya da her ikisinin veyahut da ailede sözü geçen çocuklardan birisinin haberdar olmadığı bir evlilik akdi, sakat bir akittir. Ancak, evlenecek olanlar, kendileri irade sahibi iseler, kendileri karar verme ehliyetleri varsa ve ailelerinden uzun bir zaman ayrı yaşıyorlarsa bu durumda ailelerinin evliliklerinden haberdar olmasının fazla bir önemi yoktur. Çünkü, anne-babanın zaten çocuklarıyla bir ilgileri kalmamıştır.
Dul kadınlar, kendi başlarına karar verme ehliyetine haiz olduklarından dolayı, evliliklerinde anne-baba iznine bağlı değillerdir. Bunun Asr-ı saadette bir çok örnekleri vardır. Ancak usul yönünden aileleri haberdar etmeleri, bir kırgınlığın olmaması açısından gereklidir. Ekonomik ve sosyal açıdan ailelerine bağlı olan dul kadınların, genç bir kız gibi, ailelerini haberdar etmeleri gereklidir.
Ailelerinden uzak bir yerde eğitimlerini sürdüren gençler, ekonomik açıdan ailelerine bağlı olduklarından dolayı, evliliklerinden ailelerini haberdar etmeleri gerekir. Bunların, ailelerinin haberleri olmadan gerçekleştirecekleri nikah akdi batıldır.
Evlilik akdinin (nikahın) gerçekleşmesinden sonra kadının, erkeğin evine gitmesiyle evlilik ilişkileri başlar, aile yuvası oluşur.

Türkçe & Arapça Hadis-i Şerifler

Türkçe & Arapça Hadis-i Şeriflerاَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا لِمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ
* ALLAH Rasûlü Din nasihattır samimiyettir buyurdu. Kime Yâ Rasûl? diye sorduk. O da Allaha, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara diye cevap verdi *
[Müslim, İmân]

اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ
* İslâm, güzel ahlâktır *
[Kenzül Ummâl]

مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ
* İnsanlara merhamet etmeyene ALLAH merhamet etmez *
[Müslim - Tirmizî]

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا
* Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz *
[Buhârî – Müslim]

إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ
إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
* İnsanların Peygamberlerden öğrendikleri sözlerden biri de Utanmadıktan sonra dilediğini yap! Sözüdür *
[Buhârî – EbuDâvûd]

اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ
* Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir *
[ Tirmizî ]

لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ
* Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez *
[Buhârî – Müslim]

اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا
وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ
* Nerede olursan ol Allaha karşı gelmekten sakın yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran *
[Tirmizî]

إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ
* ALLAH, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur *
[Taberânî – Mucemül Evsat – Beyhakî]

اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ
* İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lâ ilâhe ill Allahtan başka ilah yoktur sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır *
[Buhârî – Müslim]

مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ
* Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir *
[Müslim - Ebû Dâvûd]

عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ
بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
* İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz ALLAH korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini ALLAH yolunda, nöbet tutarak geçiren göz *
[Tirmizî ]

لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ
* Zarara zararla karşılık vermek yoktur *
[İbn Mâce – Muvatta]

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
* Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz *
[Buhârî – Müslim]

اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا
كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse ALLAH da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple ALLAH da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanın kusurunu örterse, ALLAH da Kıyamet günü onun kusurunu örter *
[Buhârî – Müslim ]

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا
* İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız *
[Müslim – Tirmizî ]
اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ
* Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. *
[Tirmizî – Nesâî ]

لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا
وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ
* Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin ey ALLAHın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla din kardeşi ile dargın durması helal olmaz. *
[Buhârî]

إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَى الْفُجُورِ وَ إنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا
* Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye ALLAH katında sıddîk doğru sözlü diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye ALLAH katında kezzâb çok yalancı diye yazılır *
[Buhârî – Müslim]

لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ
* Mümin kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme *
[Tirmizî]

تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ
* Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır *
[Tirmizî]

إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأمْوَالِكُمْ وَلـكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأعْمَالِكُمْ
* ALLAH sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar *
[Müslim - Ahmed b. Hanbel]

رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ
* ALLAHın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
ALLAHın öfkesi de anne babanın öfkesindedir *
[Tirmizî]

ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ
دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ
* Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir
Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası *
[İbn Mâce]

مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ
* Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez *
[Tirmizî]

خِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ
* Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır *
[Tirmizî]

لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا
* Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir. *
[Tirmizî - Ebû Dâvûd]

كَافِلُ الْيَتِيمِ لَهُ أوْ لِغَيْرِهِ أنَا وَ هُوَ كَهَاتَيْنِ فيِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى
* Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız buyurmuştur *
[Buhârî – Müslim]

اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ
* İnsanı helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine Allaha şirk koşmak, sihir, ALLAHın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. *
[Buhâri – Müslim]

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أوْ لِيَصْمُتْ
* Allaha ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allaha ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allaha ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun *
[Buhârî – Müslim]

مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ
* Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki ben ALLAH Teâlâ komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim *
[Buhârî – Müslim]

اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ
* Dul ve fakirlere yardım eden kimse, ALLAH yolunda cihad eden veya gündüzleri nafile oruç tutup, gecelerini nafile ibadetle
geçiren kimse gibidir *
[Buhârî – Müslim]

كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ
* Her insan hata eder.Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir *
[Tirmizî - İbn Mâce]

عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ
* Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur *
[Müslim]

مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا
* Bizi aldatan bizden değildir *
[Müslim]

لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ
* Söz taşıyanlar cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe
cennete giremezler. *
[Müslim – Tirmizî]

أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ
* İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz *
[İbn Mâce]

مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَـأكُلُ مِنْهُ
طَيْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ
* Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır *
[Buhârî – Müslim]

إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ
وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ألاَ وَهِيَ الْقَلْبُ
* İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir *
[Buhârî – Müslim]

اِتَّقُوا اللَّهَ رَبَّـكُمْ وَصَلُّوا خَمْسَـكُمْ وَصُومُوا شَهْرَكُمْ وَأدُّوا زَكَاةَ أمْوَالِكُمْ وَأطِيعُوا ذَاأمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّـكُمْ
* Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. Böylelikle Rabbinizin cennetine girersiniz *
[Tirmizî]

Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım

Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
İnanç hayatımızda büyük bir yeri olan namaz konusunda Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım başlıklı bu yazıda ihtayıcınız olan bilgileri bulabilirsiniz. İslam dinide büyük bir önemi olan beş vakit namaz genel itibari ile aynı şekilde kılınsa da her vakit namazın rekat sayılarının farklılıklarından ve benzeri farklılıklardan dolayı farklı şekillerde kılınmaktadır. Örneğin dört rekatlık bir farz namazın üç ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunmaz iken dört rekatlık bir sünnet namazın üç ve dördüncü rekatlarında da zammı sure okunmaktadır. Özetle biz bu konuda namazın önemli olan yani namazı oluşturan yedi ana unsurdan bahsedeceğiz. Bu konunun altında beş vakit namazın her vaktinin farz ve sünnetlerinin nasıl kılınacağı detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
Beş Vakit Namaza Nasıl Niyet Edilir?
Tekbir
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
Namaz kılmak için kabeye yöneldikten sonra ayakta vakit namaza niyet ederek iki elin avucu açık olarak baş parmakların kulak yumuşağına değeceği şekilde eller kaldırılır ve Allahu Ekber denir ve eller göbek üstünde bağlanır.
Kıyam
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
Tekbir alındıktan sonra eller resimde yer aldığı gibi bağlanır ve okunması gereken dualar okunur. Genel itibari ile bu sıra önce Subhaneke Duası, Fatiha suresi ve bir zammı sure okumak sureti ile tamamlanır.
Ruku
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
“Allahu Ekber” denir ve Rukuya gidilir. Eller parmaklar birbirine demeyecek şekilde dizleri kavra ve en az üç defa “Suhane Rabbiyel Azim” denir.
Rukudan Doğruluş
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
“Allahu Ekber” denir ve Rukudan doğrulur. Eller yanlara rahat bir şekildebıralıkır ve “Semiallahü Limen Hamideh Rabbena Lekel Hamd “ denir.
Secde
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
“Allahu Ekber” denir ve Secdeye gidilir. Parmaklar birbirine bitiştirilir ve kıbleye doru uzatılır. Başın anlı ve burun yere değecek şekilde baş yere konur ve ayak parmakları yerde katlı bir şekilde tutulur ve ayak parmakların yönü kıbleye bakacak şekilde olur. Dirsekler yere değdirilmez. Fakat kadınların dirsekleri de yere değmelidir. En az üç defa “Suhane Rabbiyel Ala” denir.
Secdeden Doğruluş
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
“Allahu Ekber” denir ve Secdeden doğrulur ve eğer bu doğruluş iki secde arası doğruluş ise bir kez “sübhanallah” diyecek kadar durulur. Fakat eğer bu doğruluş ikinci veya dördüncü rekatta ki Tahiyyat oturuşu ise genel itibari ile Eteyhiyatu, Salli, Barik ve Rabbena Atina ve Rabbenağfirli Duaları okunur.
Selam
Namaz Nasıl Kılınır Resimli Anlatım
Selam namazın bitişini temsil etmektedir. namaz bitiminde yani namazın son oturuşunun duaları okunduğunda önce sağa ve sonra sola selam vermek sureti ile selam verilir. Selam şöyle verilir. “Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah” denir.

Şuurlu Bir Genç Nasıl Olmalı?


İslam şuuruyla yetişen genç, kavram itibariyle fikri donanımı ehli sünnet vel cemaat üzere kurulmuş genci ifade eder.İslam davası ve daveti üzere yetiştirilen gençlik Kur’an ve sünnetin prensiplerini temel almalıdır.

 İslam şuuruyla yetişen genç, kavram itibariyle fikri donanımı ehli sünnet vel cemaat üzere kurulmuş genci ifade eder.İslam davası ve daveti üzere yetiştirilen gençlik Kur’an ve sünnetin prensiplerini temel almalıdır.
 Sahabenin gençleri, ashab-ı kehfin gençlik dinamizmi şuurlu gençlere model teşkil etmelidir.
 İslam davasının bel kemiğini oluşturan gençlerin eğitimi ve şuurlu bir eğitim, manevi motivasyonunun ve eğitim modelinin eksiksiz olmasıyla ancak gerçekleştirilebilir.Bunu yaparken azami düzeyde dikkat edilip yerine getirilmesi gereken veya kaçınılması gereken bir takım hususlar vardır.
        Bunları  şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Allah ve Rasulünün önüne hiçbir şeyi geçirmemek.Şer’an sabit olan ahkamı, aklen ortaya koyulan teorilere tercih edebilmek .Sahih itikat üzere yetiştirilmek istenen genç, İslam’ın emirlerini kıymet verdiği hoca efendisinin, duasını talep ettiği Şeyh Efendinin ve sair zevatin görüşlerinden öne almayı öğrenmelidir.Allah ve Rasulüne ittiba bunu gerektirir.
 2- Rasulullah dışında hiçbir kimseyi “ Rasul size her neyi getirirse onu alınız., her neyi yasaklarsa onu yapmayınız.”konumuna getirilmemelidir.Mutlak manada getirdiği şeyin kabul edilmesi ancak Rasulullah içindir.Maalesef bazı yanlış yorumlar bu sadece Rasulullaha has değildir .Allah dostu olmuş veliler de aynen bu makamdadır.Diyerek bazı zevatı velayet makamının en üzerinde tevelli edip o ne yapmışsa hikmeti vardır biz bilemeyiz size düşen ona uymaktır.Hatta zahirde yanlış gibi görünse bile sen getirdiğini al...  yanlışına düşmemek lazımır.Nice yanlış ve sapık inanışlar bu şekilde kamufle edilmeye çalışılmaktadır.Muhkem şeriatımızı sulandıracak bir kapı açılmış olmakta,Zahiren sabit olan yanlışlar bu perdenin altında sanki dinmiş gibi sarılmak suretiyle nice insanlar istikametten sapmaktadır.Kur’an ve sünneti Allah ve Rasulünü herşeyden daha çok sevenler onların emirlerini ihlal eden zevat kim olursa olsun usulüne uygun olarak yanlışlarını söylerler.
3- Rasulüllah’ın Ashabına karşı edebini takınır ve onları hayırla yadedip şefaatini talep ederler.Onların arasında zuhur eden ihtilafların içtihadi olduğunu bilip o noktada menfi yorumlar yapmazlar.Bu dinin bize gelişindeki fedakarlıklar övgüye layıktır.Peygamberlerden sonra insanlığın efendisi onlardır.Çünkü sahabeye hayır dışında söz söylemek, dil uzatmak laneti celbeder.Ehli sünnet velcemaat sahabeyi hayırla yadetmek üzere bina edilmiştir.
4- Şuurlu gencin terbiyesinde cemaat ve cemaatle namaz şuuru ele alınarak yetiştirilmelidir.İslam ümmetinin cemaati üzere yetiştirilmeyen gencin kendi meşrebine cemaat misyonunu yüklemek suretiyle İslam ümmetine çok zarar vermektedir.
5-Şuurlu gencin yetiştirilmesinde faydalı ilim üzere eğitim temel unsur olmalıdır.Kur’an ve sünnet ilimlerinden nasipsiz bir hareketle asla İslami şuur tecelli etmez.Müsbet ilimlerde en üst düzeyde olsa bile şer’i ilimlerden nasipdar olmamak faziletsizliktir.Akabinde makam, mevki ve para olan ilimlerde yarışıp islami ilimleri önemsememek bir çeşit dünyaya ve şeytana aldanmaktır.İtibar islami ilimlerde olmadıkça muteber bir hareket oluşmaz.
6- Şuurlu gencin yetiştirilmesinde her müslümanın malının, canının muhterem olmasının önemi devamlı gündemde tutulmalıdır.Akan her müslüman kanı, kirletilen her müslüman namusu şuurlu gençte derin yara açmalı , davasıyla ve hareketiyle heran müslüman aleminin yanında  olmalıdır. Hizipsel ve mezhepsel dertlere dalıp ümmetin derdinden bihaber olan nesilde asla şuur tahakkuk etmez.
7-Şuurlu müslüman gencin yetiştirilmesinde cihat temeli ve şehitlik özlemi olmalıdır.İslam’ın zirvesi ve izzeti cihattır ve cihat ile kaimdir.Şehadet şerbetini içebilmek ise bir özlemdir.Hayatı cihat ve şehadet olarak algılamayan ve cihat şuurundan uzak olan nesiller zillete peşinen rıza göstermiş olur.Dünya ve içindeki geçiçi zevklerle oyalanmaya alışmış fertler toplumu ve münafıklar cihadı istemezler ve cihattan hoşlanmazlar.Şuurlu bir genç yetiştirmek için temel unsurlardan biri de zamanın kıymetini bilmektir.
 8- Şuurlu genç yetiştirmek için Emri bil-maruf ve nehyi anil münker şarttır.Davetin fıkhını bilen, ümmeti en hayırlı ümmet yapan vasfın bu olduğunu idrak eden bir nesil asrı saadetin tebliğ ve davet       nefhasını aleme yayma derdine düşmelidir.İlim,irfan hikmet ve sabır esasına  dayalı olarak tebliğ ümmeti olmak için çaba sarfetmelidir.Davetin aşamalarını fıkhı üzere icra etmeye gayretli olmalıdır.
9- Şuurlu genç yetiştirmek onun islam medeniyetini ve güzelliklerini bildiği kadar düşmanların kurduğu tuzak ve hileleri de bilmelidir.Özellikle kapitalist,komünist,faşist vs. Sapık fikir oluşumlardan kendisini korumak ve onları çok iyi tanımalıdır.Böylece farkında olmadan bu mihrakların oyununa gelmemelidir.Siyonizm ,tehlikesi ve hilesi en çok olanıdır.
10- Şuurlu Müslüman genç yetiştirmek için itikadi hususları hafife almamak esastır.İslami hareket ve meşrep mensubu oldğunu idda eden nielerimaalesef en fazla ehli sünnet velcemaat üzere itikad eğitimini ihmal etmektedirler.İbadetlerin ve amellerin makbul olması ancak sahih bir itikad ile mümkün olur.İtikadsız amel su üzerine yazı yazmak gibidir.
11- Şuurlu müslüman genç taklidi ve heva heves kuruntulardan arınmış ,Kuran ve snnet üzere bir eğitimle yetiştirilmesi gerekir.Mutlak doğru ve masum olanın meşrebi ve meşreb lideri değil Allah ve rasulü olduğu teyit edilmelidir.Böylece insanları rab edinmekten nesiller kurtarılmış olsun.Doğru  kimden gelirse gelsin kabulümdür demelidir.Yanlış da kimden gelirse gelsin yanlış olduğunu telakki edebilmelidir.Cehalet insanı şirk ve bid'at bataklığına saplarsa meşreb taassubu güden kişi kendisine bu bataklıktan çıkarılması için el uzatılsa bile o bataklıkta kalmaya mahkumdur.
12- Şuurlu genç açık deliler varken yanış tevil ve yorumlara meyletme me üzere yetiştirilmelidir. Maksadını aşmak ve Haktan şaşmak manasına gelen bu tavır Allah ve rasulüne karşı işlenmiş çok büyük bir cürümdür.Allah ve rasulüne karşı edepsiz olan bir nesil ve toplum asla şuurlu olamaz.
13-Şuurlu bir genç yetiştirirken dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de şer'i ilimlerin tahsilinde önemli bir denge oluşturmak lazımdır.ÖZellikler itikad ve fıkıh noktasında çok zayıf olan genç, yıllardır hüsnü hat ve kıraat gibi uzun süreli ilimlere kendisini vererek esas alması gereken ilimden mahrum kalabilmekedir.
14-Şuulu genç yetiştirilirken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise kaynağı İslam'da olan hiçbir şey hafife alınamaz.Özellikle sakal gibi, sarık gibi İslam'ı şiarı olan şeyleri küçük görme mevzu-bahs olamaz.Yani sui zan besleyerek sen içini düzeltmeye çalış dışında sakal,sarık,cübbe ne ifade eder gibi sözlerden uzak durmak lazımdır.
     NE MUTLU ŞUURLU GENÇLİK YETİŞTİRM SEVDASINDA OLAN MUALLİMLERE

Günahlardan bağışlanmanın yolları



Mü’min kul bir günaha düşecek olsa Allah(c.c) rahmeti ve mağfireti ile o kulunu kuşatır.Fakat bütün bunların yanında Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Rabbimiz , biz kullarına imanı ve şirkten uzak durmayı şart koşmuştur.Çünkü küfür ve şirk bağışlanmaya engeldir.

GÜNAHTAN BAĞIŞLANMA YOLLARI
Hamd günahları bağışlayan tevbeleri kabul buyuran Allah (c.c) Hazretlerinedir.Salât ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) efendimize , O’nun temiz ,pak Ehl-i Beytine ve şerefli ashabınadır.Kim O’na tabi olursa kıyamet gününe kadar güzelliklere hâiz olacaktır.
Allah(c.c) şöyle buyurur:
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعاً إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ الزمر:53.
De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
  وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفاً مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّـيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ هود:114
Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) namaz kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür.
Ey okuyucu dostum!
Hepimiz hata yaparız.Hepimiz gece gündüz işlediğimiz günahların bağışlanmasına muhtacız.Allah’ın (c.c) biz kullarına günahları bağışlatıcı bir çok sebeb hazırlaması yüce Rabbimizin rahmetindendir.Mü’min kul bir günaha düşecek olsa Allah(c.c) rahmeti ve mağfireti ile o kulunu kuşatır.Fakat bütün bunların yanında Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Rabbimiz , biz kullarına imanı ve şirkten uzak durmayı şart koşmuştur.Çünkü küfür ve şirk bağışlanmaya engeldir.
Allah(c.c) şöyle buyurur:
إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاءُ وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيداً  النساء:116
Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Allah'a ortak koşan, muhakkak ki, derin bir sapıklığa düşmüştür.
GÜNAHTAN BAĞIŞLANMA YOLLARI
Ey sevgili kardeşim!
Bu bölümde sana Allah’ın (c.c) rahmetinden ümit kesmeyip Allah’ın (c.c) rahmetine ve  bağışına koşman için Allah’ın (c.c) günahları bağışlamasına sebeb olarak ihsan ettiğinden bir kısmını aktaracağım.
Allah(c.c) şöyle buyurur:
 وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ  آل عمران:133
Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun!
1.İSLAM :
Allah(c.c) şöyle buyurur:
قُل لِلَّذِينَ كَفَرُواْ إِن يَنتَهُواْ يُغَفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ  الأنفال:38
O kâfirlere de ki: Eğer bu işe son verirlerse daha önce yaptıkları bağışlanacak. Yok yine karşı koymaya başlar, isyana dönerlerse, önceki ümmetlere uygulanan kurallar kendilerine de uygulanacak. (Artık o ilâhî uygulamayı beklesinler.)
Amr b. As’dan (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav):
{ أما علمت أن الإسلام يهدم ما كان قبله } مسلم.
Bildim ki İslam kendisinden öncekkileri yok eder.(Müslim)
2.ALLAH (c.c) YOLUNDA HİCRET :
Küfür diyarından İslam diyarına göç etmek demektir.
Allah(c.c) şöyle buyurur:
ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُواْ مِن بَعْدِ مَا فُتِنُواْ ثُمَّ جَاهَدُواْ وَصَبَرُواْ إِنَّ رَبَّكَ مِن بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ  النحل:110
Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin yardımcısıdır. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Amr b. As’dan (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav):
{ وأن الهجرة تهدم ما كان قبلها }.
Şüphesiz ki hicret kendisinden öncekileri yok eder.
3.HACC-I MEBRUR :
Amr b. As’dan (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav):
{.. وأن الحج يهدم ما كان قبله }
Şüphesiz ki Hacc kendinden öncekileri yok eder.
Ebu Hureyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sav):
{ من حج لله ولم يرفث ولم يفسق، رجع كيوم ولدته أمه } البخاري
Kim Allah rızası için hacc yapar da kötü söz ve fasıklık yapmazsa sanki anasından doğmuş gibi döner.(Buhari)
4.EZAN ESNASINDA DUA ETMEK :
Sa’d’den  (r.a) rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ من قال حين يسمع المؤذن وأنا أشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له وأشهد أن محمداً عبده ورسوله، رضيت بالله رباً وبمحمد رسولاً وبالإسلام ديناً غفر له ما تقدّم من ذنبه } مسلم
Kim ezanı işittiğinde , “Ben ortağı olmayan ve bir olan Allah’tan başka ilah olmadığına , Muhammed Mustafa’nın (sav) Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna  şahitlik ederim.Allah’tan Rabb olarak , Muhammed Mustafa’dan (sav) rasul olarak ve İslam’dan din olarak razı oldum.”derse geçmiş günahları bağışlanır.(Müslim)
5.”AMİN” KELİMESİNDE MELEKLERLE MUVAFFAKİYET ETMEK :
Ebu Hureyre (r.a)’dan rivayetle peygamberimiz(sav) :
{ إذا أمن الإمام فأمنوا، فإنه من وافق تأمينه تأمين الملائكة غفر له ما تقدم من ذنبه} بخاري ومسلم
İmam “amin” dediğinde siz de “amin” deyiniz.Çünkü kimin “amin” demesi meleklere tevafuk ederse geçmiş günahları bağışlanır.(Buhari ve Müslim)
6.” سمع الله لمن حمده”KELİMESİNDE MELEKLERE MUVAFFAKİYET ETMEK :
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur :
{ إذا قال الإمام سمع الله لمن حمده. فقولوا: اللهم ربنا لك الحمد، فإنه من وافق قوله قول الملائكة غفر له ما تقدم من ذنبه } بخاري ومسلم
İmam “ سمع الله لمن حمده ”dediği zaman sizde ” اللهم ربنا لك الحمد “ deyin.Çünkü kimin bu sözü meleklere tevafuk ederse geçmiş günahları bağışlanır.(Buhari ve Müslim)
7.YANILMAKSIZIN KILINAN İKİ REKAT NAMAZ :
{ من توضأ فأحسن الوضوء، ثم صلى ركعتين لا سهو فيهما غفر له ما تقدم من ذنبه } أحمد
Kim güzel bir şekilde abdestini alır daha sonra içerisinde yanılma olmadan iki rekat namaz kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.(Ahmed b. Hanbel)
8.HACERUL ESVED VE RUKNU YEMANİYE DOKUNMAK :
İbni Ömer (r.a)’dan rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ إن مسح الحجر الأسود والركن اليماني يحطان الخطايا حطاً } أحمد
Şüphesiz ki Hacerul Esved ve Ruknu Yemani’ye dokunmak günahları siler.(Ahmed b. Hanbel)
9.ZİKRULLAH İÇİN TOPLANMAK :
Sehl b. Hanzala (r.a)’dan rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ ما اجتمع قوم على ذكر فتفرقوا عنه إلا قيل لهم: قوموا مغفوراً لكم } أحمد
Bir topluluk zikrullah için toplanır ve sonra bu şekilde ayrılırsa onlara :”Bağışlanmış olarak kalkınız.” denir.(Ahmed b. Hanbel)
Enes (r.a)’dan rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ ما جلس قوم يذكرون الله تعإلى إلا ناداهم مناد من السماء قوموا مغفوراً لكم } أحمد
Bir topluluk Allah’ı zikir için oturunca onlara gökten bir münadi şöyle der : “Bağışlamış olarak kalkınız.” (Ahmed b. Hanbel)
10.HASTALIK :
Ebu İmama (r.a)’dan rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ إن العبد إذا مرض أوحى الله إلى ملائكته، أنا قيدت عبدي بقيد من قيودي، فإن أقبضه أغفر له، وإن أعافه فحينئذ يقعد لا ذنب له } الحاكم
Bir kul hastalandığı zaman Allah(c.c) meleklerine şöyle buyurur : “Ben kulumu kaydettim.Eğer onun ruhunu kabzedecek olursam onu bağışlarım.Eğer ona sıhhat afiyet verecek olursam o zaman günahsız olarak ayağa kalkar.”(Hakim)
Hz. Aişe (r.a) dan rivayetle Peygamberimiz (sav) :
{ إذا اشتكى المؤمن أخلصه من الذنوب كما يخلص الكير خبث الحديد } البخاري
Mü’min rahatsızlandığı zaman  körüğün demirin pasını tamizlediği gibi günahlardan temizlenir.(Buhari)
UKUBATI GERİ ÇEVİRME SEBEBLERİ
Sevgili kardeşim!
Mü’min bir günah işlediğinde bunun cezasına şu 10 başlıkla engel olabiliriz ;
1.Allah Teala’nın bağışlamasını umarak nasuh bir şekilde tevbe etmek.Çünkü tevbe eden kişinin günahı yok gibidir.
2.Allah Teala’ya istiğfar etmek.
3.İşlenen günahlara kefaret olması için güzel amellerde bulunmak.Rabbimiz
 (  إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّـيِّئَاتِ هود:114) Şüphesiz ki hasenat (iyilikler) seyyiatı (günahları) götürür. (hud 114)
4.Mü’min kardeşlerine dua etmek.
5.Amellerinin sevablarından Mü’min kardeşlerine hediye etmesi.
6.Ahirette Peygamberimizin (sav) şefaatine nail olmak.
7.Allah’ın (c.c) dünyada ; sevdiği kimseleri , ailesini , malını bir müsibete düçar etmesi.
8.Kabir hayatında kabrin sıkması ve kabir azabı günahlara keffarettir.
9.Allah’ın (c.c) kıyamet günü sıkıntılarına düçar etmesi .
10.Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ın (c.c)  merhametine nail olası.merhametine nail olası.
Kim bu 10 hususta bir hataya düşerse kendinden başkasını kınamasın.Çünkü Allah (c.c) kutsi hadiste şöyle buyurur :
{ إنما هي أعمالكم أحصيها لكم ثم أوفيكم إياها، فمن وجد خيراً فليحمد الله، ومن وجد غير ذلك فلا يلومنّ إلا نفسه}  مسلم
CEHENNEMDEN KURTULMA SEBEBLERİ
Allah (c.c) af , mağfiret ve rızasını kazanması için kullarına ihsan ettiklerinin yanı sıra kullarına cehennemden azad olması için yollar göstermiştir.
 زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ  آل عمران:185 ) Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir.(Âl-i imran 185)
Bunların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz :
1.   3 TANE ÇOCUĞUNU KAYBEDEN VE BUNA SABREDEN :
{ من دفن ثلاثة من الولد حرّم الله عليه النار } الطبراني
Kim üç tane çocuğunu defnederse Allah (c.c) ona cehennemi haram kılar.(Taberani)
2.    3 TANE KIZ ÇOCOĞUNU İSLAM ESASLARINA UYGUN BİR ŞEKİLDE YETİŞTİRMEK :
{ ليس أحد من أمتي يعول ثلاث بنات أو ثلاث أخوات، فيحسن إليهن إلا كن له ستراً من النار } البيهقي
Kim 3 tane kız çocuğunu İslam esaslarına uygun ve güzel bir şekilde yetiştirirse yetiştirdiği kız çocukları onun için cehennemden örtüdür. (Beyhaki)
3.   GIYABINDA MÜSLÜMAN KARDEŞİNİ SAVUNMAK :
{ من ذبّ عن عرض أخيه بالغيبة كان حقاً على الله أن يعتقه من النار } أحمد
Kim gıyabında mü’min kardeşini korursa Allah Teala’ya o kişiyi cehennemden azad etmesi haktır. (Ahmed b. Hanbel)
4.   40 GÜN İLK TEKBİRE YETİŞMEK SURETİYLE CEMAATE TABİ OLMAK :
{ من صلى لله أربعين يوماً في جماعة، يدرك التكبيرة الأولى كتب له براءتان: براءة من النار وبراءة من النفاق } الترمذي
Kim 40 gün ilk tekbire yetişerek cemaatle namaza devam ederse Allah Teala o kişiye iki kurtuluş verir:
1.Cehennemden kurtuluş.
2.Nifaktan kurtuluş. (Tirmizi)
5.GÜZEL AHLAK :
{ من كان سهلاً هيناً ليناً، حرمه الله على النار } الحاكم
Kim kolaylaştırıcı , müsamahakar ve yumşak huylu olursa Allah (c.c) ona cehennemi haram kılar. (Hakim)
6.SABAH VE İKİNDİ NAMAZLARINA İTİNA GÖSTERMEK :
{ لن يلج النار أحد صلى قبل طلوع الشمس وقبل غروبها } مسلم
Güneş batmadan ve doğmadan önce namaz kılan cehenneme asla girmez.(Müslim)
7.CİHADIN TOZU
{ ما خالط قلب امرئ مسلم رهج في سبيل الله، إلا حرّم الله عليه النار } أحمد.
Bir mü’minin kalbine Allah(c.c) yolunda toz karışmaz ki Allah (c.c) o kimseye cehennemi haram kılar.(Ahmed b. Hanbel)
CENNETİ KAZANMAK İÇİN GEREKLİ OLAN VECİBELER
Allah(c.c) şöyle buyurur :
 جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ  مريم:61   
 O cennet, Rahmân (olan Allah)ın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلاً الكهف:107،
İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmuştur.
Bu vecibelerden bazılarını şu şekilde sıralayalım :
1.KELİME-İ ŞEHADET GETİRİP MUCİBİNCE AMEL ETMEK :
{ ما من عبد قال: أشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له، وأن محمداً عبده ورسوله وأن عيسى عبد الله ورسوله وكلمته ألقاها إلى مريم وروح منه، والجنة حق والنار حق؛ إلا أدخله الله الجنة على ما كان من العمل } بخاري ومسلم
Bir kul ; “Ben şahitlik ederim ki şeriki olmayan tek olan Allah’tan (c.c) başka ilah yoktur.Hz. Muhammed (sav) O’nun kulu ve elçisidir.Hz İsa (as) O’nun kulu ve elçisidir , Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O'ndan bir ruhtur.Cennet , cehennem haktır.”derse Allah  (c.c) onu yapmış olduğu amele göre cennete girdirir.
2.ESMA-İ HÜSNA’YA İMAN ETMEK , EZBERLEMEK , GEREĞİNCE AMEL ETMEK :
{ إن لله تسعة وتسعين إسماً مائة إلا واحداً من أحصاها دخل الجنة } متفق عليه
Allah (c.c) ın yüzden bir eksik , doksan dokuz tane ismi vardır.Kim onu ezberler ve gerektirdiği şekilde amel ederse cennete girer.(muttefekun aleyh)
3.HER NAMAZIN AKABİNDE AYETEL KÜRSÎ OKUMAK :
 { من قرأ آية الكرسي في دبر كل صلاة مكتوبة لم يمنعه من دخول الجنة إلا أن يموت } النسائي
Kim her namazın akabinde Ayetel kürsî okursa ölüm dışında hiçbir şey onun cennete girmesine engel olmaz.(nesai)
4.MÜLK SURESİNİ OKUMAK :
{ سورة من القرآن ما هي إلا ثلاثون آية، خاصمت عن صاحبها حتى أدخلته الجنة وهي تبارك } الطبراني
Kuran’da otuz ayetlik bir sure vardır.Sahibine destek olur ve onu cennete girdirir.Bu sure Mülk Suresi’dir.(Taberani)
5.SADAKA :
{ من تصدق بصدقة ابتغاء وجه الله ختم له بها دخل الجنة } أحمد
Kim Allah (c.c) ın rızasını umarak bir sadaka verirse o sadak sebebiyle o kişi mühürlenir ve cennete girdilir.(Ahmed b. Hanbel)
6.YETİMİ BARINDIRIP GÖZETMEK :
{ أنا وكافل اليتيم في الجنة هكذا - وأشار بإصبعيه السبابة والوسطى وفرج بينهما } البخاري
Ben ve yetime bakıp gözeten kişi cennete (işaret ve orta parmağını birleştirip sonra ayırdı.) bu şekildedir.(Buhari)
7.İNSANLARA AZ SORU SORMAK :
{ من يكفل لي ألا يسأل الناس شيئاً، وأتكفل له بالجنة؟ } أبو داود
Kim bana insanlara soru sormayacağına dair söz verirse ben de ona cenneti söz veririm.(Ebu Davud)
8.DİLİ VE NAMUSU HARAMA DÜŞMEKTEN KORUMAK :
{ من يضمن لي ما بين لحييه، وما بين رجليه أضمن له الجنة } البخاري
Kim bana namusu ve dili hususunda garanti verirse ben de ona cenneti garanti veririm.(Buhari)
9.SEVGİLİ BİR DOSTU VEYA EVLADI KAYBETMEDE GÖSTERİLEN SABIR :
{ يقول الله تعإلى: ما لعبدي المؤمن جزاء إذا قبضت صفيه من أهل الدنيا ثم احتسبه إلا الجنة } البخاري
Allah Teala hadis-i kutside şöyle buyurur:”Dünyada bir kulumun sevgili bir dostunun ruhunu kabzetmiş isem bunun karşılığında o kuluma mükafatım cennettir.(Buhari)
10.KADINI KOCASINA İTAAT ETMESİ :
Kadın beş vakit namazını kılarsa , Ramazan’da orucunu tutarsa , namusunu korursa ve kocasına itaatkar olursa cennetin hangi kapısından isterse girer.(ibni habban)
{ إذا صلت المرأة خمسها وصامت شهرها وحصنت فرجها وأطاعت بعلها دخلت من أي أبواب الجنة شاءت } ابن حبان
11.KADININ ADET HALİNDE İKEN VEFAT ETMESİ :
{ القتل في سبيل الله عز وجل شهادة، والطاعون شهادة والغرق شهادة والبطن شهادة والنفساء شهادة يجرها ولدها بسررها إلى الجنة } أحمد
Allah (c.c) yolunda cihad şehadettir , taun şehadettir , boğularak ölme şehadettir , karın ağrısında ölmek şehadettir , adet halinde iken ölmek şehadettir.O kadını çocuğu yatağı ile cennete taşır.(ahmed b. hanbel)
12.KİBİR , HAİNLİK VE BORÇTAN UZAK DURMAK :
{ من مات وهو بريء من الكبر والغلول والدَين دخل الجنة } الترمذي
Kim kibir , hainlik ve borçtan uzak olarak ölürse cennete girer.(tirmizi)
13.ADALETLİ DEVLET BAŞKANI , KALBİNDE MERHAMET OLAN KİŞİ ,VE KALABALIK EV AHALİSİNE SAHİP OLUP İFFETİNİ KORUYARAK GEÇİMİNİ TEMİN EDEN KİŞİ :
{ أهل الجنة ذو سلطان مقسط متصدق موفق، ورجل رحيم رقيق القلب لكل ذي قربى ومسلم، وعفيف متعفف ذو عيال } مسلم
Cennet ehli ; adaletli devlet başkanı ,bir müslümana veya yakınına yumşak kalpli ve merhametli davranan kişi , kalabalık ailesi olmasına rağmen iffetini koruyarak geçimini temin eden kişidir.(Müslim)
14.HAYVANLARA MERHAMETLİ DAVRANMAK :
{أن رجلا رأى كلبا يأكل الثرى من العطش فأخذ الرجل خفه فجعل يغرف له حتى أرواه فشكر الله له فأدخله الجنة}  بخاري
Bir adamın yolda susuzluktan yeri yalayan bir köpeği gördü ve ayakkabını su içecek şekilde yapıp köpeğe ayakkabısı ile su içirdi.Allah (c.c) bu sebele onu cennete girdirdi.(Buhari)
15.YOLDAKİ EZAYI KALDIRMAK :
{ لقد رأيت رجلاً يتقلب في الجنة في شجرة قطعها من ظهر الطريق كانت تؤذي الناس } مسلم
Dünyada yolda eza veren bir ağacı kesmiş  olan bir adamı cennette o ağacın üzerinde gördüm.(Müslim)
16.KOLAYLIK TANIMAK :
{ أن رجلاً مات فدخل الجنة فقيل له: ما كنت تعمل؟ قال: إني كنت أبايع الناس. فكنت أنظر المعسر وأتجوز في السكة أو في النقد، فغفر له } مسلم 
Bir adam öldü ve cennete girdi.Ona nasıl cennete girdin diye soruldu.O da şöyle dedi :”Ben insanlara satiş yapardım ve bana borcu olan kişinin ye kolaylık tanırdım.Bu sebeble bağışlandım.”
17.ALLAH (c.c)’TAN ÜÇ DEFA CENNETİ İSTEMEK VE ALLAH’A ÜÇ DEFA CEHENNEMDEN SIĞINMAK :
{ من سأل الله الجنة ثلاث مرات قالت الجنة: اللهم أدخله الجنة، ومن استجار من النار ثلاث مرات قالت النار: اللهم أجره من النار }ترمذي
Kim Allah’tan (c.c) üç defa cenneti isterse cennet şöyle der : “Ey Allah’ım ! Onu  cennete girdir.” Kim  Allah’a (c.c) üç defa cehennemden sığınırsa cehennem şöyle der : “Ey Allah’ım ! Onu cehennemden koru.”(tirmizi)
KURTULUŞ İÇİN DİĞER SEBEBLER
1.DEVAMLI ABDESTLİ OMAK VE HER ABDEST ALMADA İKİ REKAT NAFİLE NAMAZ KILMAK:
عن أبي هريرة  أن رسول الله قال لبلال رضي الله عنه: { يا بلال حدّثني بأرجى عمل عملته في الإسلام. فإني سمعت دف نعليك في الجنة } قال:  ما عملت عملاً أرجى عندي من أني لم أتطهر طهوراً في ساعة من ليل أو نهار إلا صليت بذلك الطهور
Ebu Hureyre’den (r.a) rivayetle Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur :
“Ey Bilal ! Kendisinden en umutlu olduğun amelin hangisidir?Çünkü ben cennette senin ayak sesini duydum.”Bilal (r.a) cevaben : “Hiçbir amelim yok ama ben gece gündüz ne zaman abdest alsam akabinde iki rekat namaz kılarım.”dedi.
2.AŞURE VE AREFE GÜNLERİNDE ORUÇ TUTMAK :
عن أبي قتادة  قال: قال رسول الله: { صوم يوم عرفة يكفر سنتين، ماضية ومستقبلة، وصوم عاشوراء يكفر سنة ماضية } مسلم
Ebu Kutade (r.a) dan rivayetle peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur :
Arefe günü oruç tutmak geçmiş ve gelecek iki seneye keffarettir.Aşure günü oruç tutmak ise geçmiş bir seneye keffarettir.(Müslim)
3.MÜSLÜMANI RAHATLATMAK İÇİN ALIŞ-VERİŞ SÖZLEŞMESİNİ TEK TARAFLI İPTAL ETMEK :
Ebu Hureyre’den (r.a) rivayetle rasullullah (sav) efendimiz şöyle buyurmuştur :
عن أبي هريرة  قال: قال رسول الله: { من أقال مسلماً أقال الله عثرته } أبو داود
Kim bir Müslümanı rahatlatmak için alış-veriş sözleşmesini tek taraflı iptal ederse Allah da (c.c) o kişinin günahlarını affeder.(Ebu Davut)
Allah (c.c) tan günahlarımızı bağışlamasını murad ederiz.Salatu selam Muhammed Mustafa (sav)’e âline ve ashabınadır.